2 Kasım 2011 Çarşamba
James M. Jasper-Ahlaki protesto sanatı
ÖNCEKİ KİTABI SEVEN BUNUDA SEVER
I I
I I
\/
Bazı insanların "içi acır." Haksızlıklara ve aşağılanmalara boyun eğmezler. Televizyonun başındaki "sessiz çoğunluk"a katılmayı reddeder, sokağa çıkarlar. Vicdanlarının sesini dinleyip söz alır, itiraz eder, yaralanmayı göze alırlar. Hayatla kurdukları ilişkide aktiftirler, bedel ödemeyi bilirler. Hayatı "maruz kalınan" değil "edinilen" bir şey olarak yaşarlar. Mum ışığı gibi yalın, gösterişsiz ve titrektirler; vicdanı sızlayanlarla ışıklarını paylaşırlar. Gözyaşları kadar kahkahaları da vardır. Çocuk ruhlu ve isyankardırlar. Protestocudurlar...Siyasi partilerin, kitle iletişim araçlarının, üniversitelerin ve dini kurumların ahlaki yargılarımız için yol gösterici olmakta yetersiz kaldığı günümüzde protesto hareketleri hayatımızı alınır/satılır/çiğnenir olmaktan çıkaran, içimizdeki umudu diri tutan bir etkinlik olmaya başladı. Üstelik Cenova'dan Bergama'ya uzanan bu yeni toplumsal dalganın örgütlenmiş öncüleri, planlanmış gelecekleri, hedeflenmiş iktidarları da yok. Kişiler kendi tarihlerinin, adalet duygularının ve ahlaki kaygılarının çağrısıyla yola çıkıp, buluşup, çoğalıyorlar...Protestonun dinamikleri hakkında yazılmış en kapsamlı kitaplardan biri olan Ahlaki Protesto Sanatı, kişileri protestoya iten saikleri, duygu hallerini, protesto hareketlerinin iç kültürünü, hayata kattığı anlamı inceliyor. Jasper, anti-nükleer, çevre ve hayvan hakları hareketlerini temel alan kapsamlı görüşmelerden, tarihi belgelerden, anketlerden ve kendi protesto deneyimlerinden yararlanarak, toplumsal hareketlerin genel görünümünü sistematik bir biçimde inceliyor. Duygusal ve ahlaki yaratıcılıktan yola çıkarak, ama protesto hareketlerinin kültürel ve psikolojik yanlarını da ihmal etmeden her bir örneğin kendine özgü biyografisini çıkarıyor. Protestocuları hisseden, hatalarından ders alan, projelerini birer sanat yapıtı gibi yaratan sanatçılar olarak ele alıyor. Şimdiye kadar yapılmamış bir şey yaparak, bireysel duygular ile kolektif eylemin kesişme noktasına bakıyor.Wilde'ın "Ütopya ülkesini barındırmayan bir harita işe yaramaz," Proust'un "Gerçek keşif yolculuğu, yeni manzaralar aramak değil, manzaralara yeni gözlerle bakabilmektir," Emerson'un "İyi insanlar kurallara çok fazla uymamalıdır" saptamalarını yankılayarak protestonun sınırların ve sınıfların ötesine geçen bir karakteri olduğuna işaret ediyor. Protesto geleneğinden yoksun yerlerde toplumsal hareketlerin iktidar yönelimli olduğuna, yapılacak şeylerin "iktidarı ele geçirme" sonrasına ertelendiğine dikkat çekerek, protestocunun "maden ocaklarındaki kanaryalar" gibi hayatımızı kurtaracak çığlıklar attığını haykırıyor...Jasper'in toplumsal hareketler literatürüne katkısı, Ahlaki Protesto Sanatı'yla yeni bir olgunluk ve derinlik düzeyine ulaşıyor. Benimsediği kültürel yaklaşımı ustaca kullanarak, hem protesto hareketlerinin genel unsurlarını ayırt etmeyi, hem de tekil hareketlerin kendine özgü yanlarına saygıyla yaklaşmayı başarıyor.- Neil J. Smelser-İyi yazılmış ve sağlam argümanlara dayandırılmış önemli bir kitap olan Ahlaki Protesto Sanatı, toplumsal hareketler konusunu sistematik bir bakışla toparlayan iddialı bir çalışma. Jasper, (...) toplumsal hareketlerin büyük çeşitlilik gösteren literatürü içinde okura eleştirel bir zekayla kılavuzluk ediyor; hangi fikirlerin hatalı, hangilerinin özellikle yararlı olduğunu açıklıyor.- William A. Gamson-
(Arka Kapak)
etiketlemekgerek:
Ahlaki protesto sanatı,
James M. Jasper
Greil Marcus -RUJ LEKESİ-Yirminci Yüzyılın Gizli Tarihi
"Saçmalık bu!" Bilgi dediğiniz, yükseklerden bakan düzenbaz miyopların "sorumsuzca çöplenelim, yedikçe şişinelim ve sonuçta karşımıza çıkan bilgi heveslisi gençler üzerinden ego'larımızı tatmin edelim" diye önümüze sürdükleri leziz tatlarla dolu bir mönüden başka nedir ki? Dadacılar avangart sanat tarihinden, Sex Pistols rock tarihinden, Paris Komünü ise sosyalist mücadeleler tarihinden izler taşıyan birer akım; Sitüasyonist Enternasyonal hareket de kolej mezunu radikallerimizin kendi imgelerini düşürerek avundukları yalın bir ayna değil midir? Karl Marx'ın Katharistlerle, Hasan Sabbah'ın Slits'le, kendini işçi sınıfının davasına adayan sevgili Rosa Lüxemburg'un aşkla, Adorno'nun Lettrist Enternasyonal'le ne gibi bir alakası olabilir? Çağlar "gerisinde, üstünde, altında, yanında kalmak için" değil midir? "Zamansız bir alemde devinip duran çağları önüne ve içine almanın" ne gereği var? Bilgi diye sunulagelmiş çöplüğün içinde ziyafete dalan domuzcuklar gibi haz duyarak gevşemek varken bu zevzeklik de ne oluyor? Tarih kelamın 'ol!' buyruğuyla gelen şiddetle mi başlar, yoksa Slits'in bir konser esnasında kanlı adet bezlerini hayranlarının suratına fırlatmasıyla mı? 12. yüzyılda Balkanlar'da doğan bir sapkınlığın Alman İşçi Konseylerini kucaklayıp Strasbourg'u dolaştıktan sonra Das Kapital'den aldığı feyzle Johny Rotten'ın gırtlağında patlaması nasıl bir tarih ola ki? Nasıl olur da Kronstadt direnişçilerinin nefesi Lora Logic'in dudaklarında ahenkle çınlamaya başlar?<br><br>"Efendim, sütunları kaldırtacağınız söylentileri çalkalanıyor şehirde. Acımalısınız bize, bize acımalısınız. Çünkü biz, sizin tebanız, o sütunlar üzre var oluyoruz". Greil Marcus hiç acımıyor. Sahih bir efendiye yaraşanı yapıyor! Yüzlerce yıldır en katıksız umutlarımızı istismar eden işaret levhalarının bulunduğu sütunları yerle bir ettiği gibi, bu levhaları da eriten alevler püskürerek kendi bildiği tarihi yazıyor. Bu tarih, efendinin köleleştirdiği tebasına döktüğü timsah gözyaşlarını hiç kaleme almıyor. Bu tarih, yalnızca gönülden. Ne aşağı kalıyor ne yukarı. Ne teba ne efendi!Bize düşense, hiç değilse Sex Pistols ile Slits'in birer kasetini ele geçirdikten sonra kitabı açmak; ama açmadan önce, kitabı şarap şişesinden çekilen okkalı bir yudum eşliğinde ve mutlaka bir tutam Hayyam ile çalkalamak oluyor. Evvelki gün içinizde bir midyenin barındırdığı kadar olsun can olmadığını hissetmiş olsanız bile ertesi gün uyandığınızda bir türkü mırıldanmaya başlayacağınıza emin olabilirsiniz.(Arka Kapak)
etiketlemekgerek:
Greil Marcus,
RUJ LEKESİ,
Yirminci Yüzyılın Gizli Tarihi
1 Kasım 2011 Salı
Doğu-Batı Sentezi olarak:Reza Derakshani ve John Densmore
Reza Derakshani iranlı bir sanatçı/müzisyen.John Densmore ise müzik tarihinin en önemli gruplarından THE DOORS'un davulcusu idi. İkisi bir araya gelince doğu-batı sentezi denen şey ete kemiğe bürünüyor.Siz ne derseniz!
Ayrıca üstad Rezâ'nın sitesine girerek çok boyutlu sanatçı nasıl olunur onu görebilirsiniz.
etiketlemekgerek:
iran,
John Densmore,
müzik,
performans,
Reza Derakshani,
sanat,
sanatçı,
the doors
DEVLET OKULU VE ÖZEL OKUL ARASINDA Kİ FARK NEDİR?
Devletin ve dolayısıyla Milli Eğitim'in ilköğretim ve ortaöğretimde ki çaresizliğinin,beceriksizliğinin hepimiz az çok farkındayız. Aslında bizde devletten bedava eğitim umarak ve eğitim gibi en temel/önemli unsuru beleşe getirme bilinciyle yaşayarak ne umup ne bulduğumuzu pek takmıyoruz sanırım. Ziyan ettiğimiz her birey karşımıza sorun olarak geldiğinde suçu devlete,öğretmene ve başkalarına atmaktan ziyadesiyle de mutluyuz,huzurluyuz. Bu açıdan özel okullar/kolejler neyi başarıyor ve eğitimde yeni yaklaşımlar ne olmalı gibi bazı sorulara bu video bir parmak bal çalıyor. Yalaması beleş!
etiketlemekgerek:
bedava eğitim,
devlet okulu,
doğa koleyji,
inavasyon,
kolejler,
nerede beleş oraya yerleş,
özel okul,
parasız eğitim
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ DEĞERLENDİRME
Bu seferde Selçuk Üniversitesi'ni Melikhan ile masaya yatırıyoruz. Eğer iktisadi ve idari bilimler fakültesi seçmeyi düşünen bir öğrenciyseniz ya da bu bölümde okuyorsanız.Melikhan'ın yazdığı bu yazı sizin için epey faydalı olacaktır. Özel şirket geçmişi olan ve işin hem akademik hem pratik kısmını gören bir iktisatçının değerlendirmesi eminim hepinize farklı kapılar açacaktır.Hatta bu bölümde okumayan ya da ilgilisi olmayanların bile.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ
İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
Bölüm : Karaman İktisadi ve idari bilimler fakültesi iktisat bölümü
Dönem: 2003-2008
Eğitimimi 1 yıl İngilizce hazırlık okuyarak Konya da sonrasında da Karaman’ daki iktisadi idari bilimler fakültesin de devam ettim. Geçtiğimiz senelerde yeni üniversite oldu.Konya için söyleyebileceklerim; Öncelikle İngilizce hazırlık bölümünün olması okulun en önemli artılarından diyebilirim.Bununla birlikte sosyal açıdan da size her türlü imkanı verebilecek potansiyele sahip bir üniversite; dağcılık tan tutun da fotoğrafçılığa kadar birçok alanda sosyal aktivite de bulunabilir ve kendinizi geliştirebilirsiniz. Okul kütüphanesinin oldukça donanımlı olması ayrıca kampüs de teknokentin de faal olması okulun artılarından. Kampüs içerisinde alışveriş merkezi bulunuyor ve birçok ihtiyacınızı da ( gıda-giyecek-ders notları, kitap vs ) buradan karşılayabilirsiniz çünkü şehir merkezi kampüsten 45 dakika uzaklıkta bulunuyor.
Karaman için ise, yeni açılan üniversitelerden olması itibariyle Konya da ki kadar hem sosyal hem de diğer imkanlar açısından gelişmiş değildir.Okul içerisinde faal olarak görev alabileceğiniz konumlar vardır.Ancak burda önemli olan husus sosyal aktivitelerden ziyade alacağımız bilgi birikimidir biz buna bakalım. Bunun içinde benim tavsiyem hocalarla sıkı iletişim halinde olursanız, onlardan azami şekilde faydalanmaya çalışırsanız ayrıca ders kitaplarından ziyade alanınızla ilgili yardımcı olabilecek kitapları okursanız en güzel şeyi yapmış olursunuz.
Bizlere fayda sağlayan ve yeni şeyler öğrenmemize faydalı hocalar ve akademisyenler :
Esasında dersler genelde sınıf ortamında tekdüze geçer pratikten ziyade teoriye yöneliktir.Burda öğrenci arkadaşların yapması gereken hocalarla irtibat halinde olmaları,onlara bolca sorular sormaları ve hırslı,azimli olmalarıdır. Çünkü siz istemezseniz kimse size fayda sağlayamayabilir. Okulda en çok faydalandığım 2 tane çok değerli hoca vardır ki onların dersi çok akıcı ve zevkli geçer; İktisat hocası Mehmet Alagöz ve İşletme hocası Bahadır Akın.
Üniversiteyi kazanmadan önce bu bölümle ilgili bilgimin olup olmadığı:
İktisat bölümü ile ilgili bilgim vardı o yüzden bilinçli tercih yaptım.
Bölüme gidecek olan arkadaşlara okurken ve bitirdiklerinde tavsiyem:
Öncelikle bilinçli bir şeklide tercih yapmanız oldukça önemli ve bu bölümüde sevmeniz olmazsa olmazlardandır. Benim nacizane tavsiyem iktisat bölümünü neden okumak istediğinize dair sağlam gerekçeniz olsun. Bence mesleğiniz sizin hayat şekliniz olmalı ve hayatınızın merkezinde olmalı ki en iyi olabileseniz.Bu yüzden burda, Bu iş benim işim demeniz önemlidir.Ayrıca da şu soruyu kendinize sormanız çok önemlidir. Ben hangi işi yaparsam mutlu olurum.
Okula henüz başlamadan önceki sizlere tavsiyem; öncelikle meslekle ilgili ön araştırma yapmanız ve mezun olduktan sonraki alacağınız görevin tanımlarını çok iyi bilmeniz sizin bilinçli tercih yapmanızı sağlıyacağına inanıyorum.
Arkadaşlara okurken ki tavsiyem ise; işin pratik kısımlarıyla muhatap olmaya çalışmalarıdır. Bunuda öncelikle ekonomi makaleleri ve dergileri okuyarak,ayrıca ekonomi kanalı izleyerek edinmeleridir ki böylelikle işin mutfağına bir nebze adım atmış olurlar ve ders kitaplarının o sıkıcı havasından kurtulmuş olurlar.Bu durumu şu şekilde örneklemek isterim. Mesela Milli gelir veya Enflasyon konusunu derste işledikten sonra siz gelin o konuyla ilgili hem gazete yada dergi makalelerini okuyun hemde gündemi izleyin. Bu size sınavlarda bile inanılmaz fayda sağlar.
Aynı şeklide diğer bir tavsiye olarak eğer imkanlarınız müsait olursa parttime olarak kendi alanınızda iş bulmanızdır.Bu size oldukça fayda sağlayacak ve okulu bitirdikten sonra iyi ki de çalışmışım diyeceğinize şahsen eminim.Bunun size sağlayacağı fayda CV’ ni ze yazabileceğiniz bir iş tecrübesi olacaktır.Buda iş hayatına rakiplerinizden 1-0 önde başlamanız anlamına gelir.
Ayrıca okulun size sunmuş olduğu bütün imkanlardan faydalanmaya çalışırsanız yani faal olursanız bunun da size yansıması elbette güzel olur.
Eğer bankada veya özel finans kurumlarında çalışmayı istiyorsanız okulu bitirmenize yakın zamanda Sermaye Piyasası Kurulunun lisanslama sınavına hazırlanarak burdan Temel Düzey veya İleri Düzey sertifika almanız işe girmenizi çok kolay yapacaktır.
Bununla birlikte eğer ki kamu sektöründe çalışmayı istiyorsanız 3. sınıftan itibaren KPSS sınavına yönelik yavaş yavaş hazırlıklara başlamanız çok doğru olur.Bildiğiniz gibi bütün kamu kurumlarına Kpss puanı ile yerleşebilirsiniz ve kamu kurumlarının açmış olduğu bütün sınavlara iktisat mezunları girebilir.Ayrıca İngilizcenizi de geliştirip akıcı konuşabilmeyi öğrenmeniz size inanılmaz fayda sağlar.
Hangi iş alanlarında çalışabilecekleri:
İktisat bölümü iş alanı konusunda oldukça geniştir.Burda önemli olan sizin özel sektörde mi çalışacağınız yada kamu sektöründe mi çalışacağınızdır.Buna karar verirken de yapacağınız planın önemi çok büyüktür.İktisat bölümü sizi her türlü gerek maddi gerekse manevi açıdan mutlu eder yeter ki siz bölüme severek gelin ve bu iş benim işim deyin.
Özel sektör de görev alabileceğiniz yerler; Bankalarda, Özel finans kurumlarında ve diğer her türlü özel şirketlerin mali departmanlarında görev alabilirsiniz.Bu alanda çalışmak isteyen arkadaşların( banka ve finans kurumları) Sermaye Piyasası Kurulunun temel düzey, ileri düzey yada türev araçlar lisansına sahip olmaları gerekiyor.Bu lisanslama sınavı ortalama 8-9 dersten ibaret olup almaya hak kazandığınız takdirde; yatırım uzmanı,portföy yöneticisi, kredi derecelendirme uzmanı, araştırma müdürü gibi kademlerde göreve başlarsınız.
Kamu sektöründe ise; bütün kamu kuruluşlarında Müfettiş, Uzman, Uzman yrd, Akademisyen, Kaymakamlık, İdari hakimlik vb görevlerde bulunabilirsiniz.Bu görevler için size lazım olan şey ise Kpss ve Kpds sınavlarından iyi notlar almanız olur.
Anlatmaya çalıştığım gibi esasında iktisat bölümünde alternatifleriniz oldukça fazladır.Siz hangi alana ve göreve talipseniz oraya odaklanmanız size daha faydalı olur.Ayrıca da hangi alana yönelirseniz yönelin öncelikle çok güzel ve düzenli bir planla işe koyulmanızı tavsiye ederim.Her işin başı önce plan !
Bölümün bana kazandırdığı formasyonlar:
İktisat bölümü bana oldukça şey kattı diyebilirim ki en önemlileri; ekonomiyle ilgili araştırmalar yapmayı ve bunların nasıl en doğru yorumlaması gerektiğini, ekonomiyle ilgili gelecekte nelerin olabileceği öngörüsünü ve bugünden bununla ilgili ne yapılması gerektiği gibi durumları analiz etmeyi ve yorumlamayı öğretti, halende öğretiyor.
Bu bölümü okumamış olsaydım hangi bölüm seçerdim:
Alternatif olarak Öğretmenlik veya Hakimlik mesleğini seçerdim.
Bölümün eksik ve artı yönleri: Okullarda staj konusunun kaldırılmış olması eksik bir yöndür diyebilirim.Bununla birlikte derslerin pratik eğitimlerden ziyade genelde basma kalıp bilgilere dayanıyor olması ve derslerin sınıf ortamında bu şekil işlenmesi bence eksik bir yöndür. Bize lazım olan şey; iş yaşamındaki bilgilerdir ve daha çok bunların öğretilmesidir.Esasında bu bizim genel eğitim sistemimizin bir sıkıntısı olmakla beraber aynı ölçüde o dersi size anlatan hocanın anlatım üslubuyla da yakından ilgilidir.Bunlarla birlikte okul içerisinde bizlere iş yaşamında lazım olacak olan her türlü bilginin konferans yöntemiyle o işin uzmanı olan kimselerce daha fazla aktarılması ve çeşitlendirilmesi güzel olur.
Artı yönleri olarak söyleyebileceğim şeyler ise; iktisat bölümü bilgininde yanı sıra oldukça yorum ve analize dayanır ve sizin bu yönde gelişmenizi sağlar.İktisat bölümünü dolu bir şekilde bitirdiğiniz zaman iş yaşamında birçok alternatife sahip olursunuz.Bilgilerinizi en gerçekçi şekilde ekonomi üzerinde yorumlama ve analiz etme kabiliyeti kazanmakla birlikte elinizde çok kıymetli bir mesleğiniz olmuş olur. Kısaca iyi bir ekonomist olursunuz.
Bugün dünyanın neresine bakarsanız bakın ekonomi en temel ve en lüzümlu şeylerden biridir.
Yazan: Melikhan Şahin
İletişim: melik__han@hotmail.com
Kaydol:
Yorumlar (Atom)





