"Hayat seni güldürmüyorsa, espriyi anlamadın demektir."- Anton Pavloviç Çehov
Nuri Bilge Ceylan (NBC) gerek Avrupa'da gerek Amerika'da en çok tanınan yönetmenimiz kuşkusuz. Türkiye'de ise gereken ilgiyi gör(e)mediği aşikar. Bunun sebeplerini anlatmaya hiç niyetim yok. Çünkü Shakespeare'in dediği gibi "İnsan; insandır." Uzatmaya gerek yok. Cannes 2011 öncesi (sonrasında juri özel ödülü aldığını ekleyelim,ki Jude Law NBC konuşurken hayranlıkla onu izliyordu) Bir Zamanlar Anadolu'da (Once upon a time in anatolia) ile ilgili NTV'nin ve bir türlü sahici bulamadığım Yekta Kopan'ın sorularına cevap veren Nuri Bilge Ceylan çok net bir adam.Kasaba bürokratlarından,taşra otopsisine,Çehov ve Rus edebiyatından, sinefili olmadığını ve sıradan olmanın samimiyeti içinde derdi bir şeyler anlatmak olan bir yönetmen.
Röportajda ilgimi en çok çeken şey NBC'nın Çehov'u çok sevdiği ve Rus edebiyatının üzerindeki etkisi oldu. Bu birazda şu demek olmuyor mu? TÜRK EDEBİYATI İLHAM VERMEK İÇİN YETERLİ DEĞİL! YA DA TÜRK EDEBİYATI NE KADAR TÜRK YA DA BİRAZ AĞIR OLACAK AMA GERÇEKTEN BİR TÜRK EDEBİYATINDAN BAHSEDEBİLİR MİYİZ? Bunlar eğitimde önemli yeri olması gereken ve hiç bir zaman tam anlamı ile üzerine düşmediğimiz edebiyat meselesini tekrar gündeme getirmeli bence. Burada aklıma K DERGİSİ'nin mottosu "size yalan söylediler, edebiyat aslında eğlencelidir" geldi. Türk edebiyatının ne kadar eğlenceli olduğunu Türkçe öğretmenlerine sormak gerek. Ki onlar bile (benim gördüklerim) pek eğlenir gibi görünmüyorlar. Üniversite öğrencilerinin durumu ise daha vahim. OLAY ÇOK NET. KİMSE BİR BOK OKUMUYOR. OKUYAN İSE EBEM SIÇTI BEN YEDİM MİNVALDE ŞEYLER.
Ayrıca NBC ile yapılan bu röportajda sinemanın bugün ki kısıtlayıcılığı ve dayatmacılığı üzerine önemli şeyler söyleniyor. Ve belkide en iyisi şu : "Filmi özellikle uzun yaptım (150 dk boru değil) çünkü sıkılanları ilk yarısında elemek istedim." İnsanların sıkılmayacakları bir film değil sıkılanların siktirip gidecekleri bir film diyor açık ve net. Bu bile yaptığı işten emin olan adamın duruşunu fazlası ile gösteriyor.Filmin Kırıkkale Keskin gibi bir yerde çekilmesi bile film için özel platolara gerek duyulmadığını ve taşranın bozkırın soğukluğunun , rutinde yaşanan hayatların neler yaşadığını bize sunuyor.
Kasaba bürokratları olayına hiç değinmeyeceğim. Okullarda,Üniversitelerde ve kamunun her yerinde onlardan bolca var.
Sonuç üniversiteler böyle şeyleri ders niyetine izletebilir.Üzerine konuşulabilir ve "Durum Hikayesinin dünya edebiyatındaki en büyük temsilcisi Anton Çehov olduğu için Çehov tarzı hikaye de denir ve Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve Tarık Buğra yerli temsilcileridir." gibi basma kalıp söylemden okullarımız biraz olsun arınır umarım. Ne de olsa edebiyat herkese gereklidir.
''Hayata karşı ilk küskünlüğümüz, yanımızda sandığımız kişileri karşımızda görmemizle başlar.''-Anton Pavloviç Çehov

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
YORUM YAZMAKTAN VE PAYLAŞMAKTAN KAÇINMAYIN.YORUM YAZAN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜRLER.