Soru:
2012 yılında kaç öğretmen ataması yapılması planlanıyor?
Bakan Dinçer: Bu konuda bilgim yok. Ben elimden gelen çabayı
ortaya koyacağım. Geçtiğimiz yılda da öğretmenlerin mağdur olduğunu
düşünüyoruz. Onu da telafi edebilir miyiz diye yoğun çaba sarf edeceğim. Ama
elimizden ne geliyorsa, hükümet bu konuda bizim için neyi uygun görüyorsa onu
yapmak için elimizde imkan olacak.
''MEB'de öğretmen planlaması için ilk kez bir birim''
Soru: Eğitim fakültelerinden mezun olan öğretmen adayları var, bir
tarafta bakanlığın öğretmen ihtiyacı var. Bunları dengelemek adına genel bir
planlama konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Bakan Dinçer: Şunun farkına varılması gerektiği kanaatindeyim.
Eğitim sistemi üzerine konuşuyorsanız temelde onun çekirdeğinde öğretmen olur.
Bugün siz altyapınızı dünyanın en iyi altyapısına dönüştürebilirsiniz, yeteri
kadar dersliğe sahip olabilirsiniz, bilişim teknolojilerini en fazla kullanan
ülke de olabilirsiniz, ancak öğretmeniniz nitelikli değilse ve öğretmenlik
mesleğine kendini adamamışsa o zaman bütün bunların etkisi çok sınırlı
kalacaktır. Eğitimin niteliğini, seviyesini belirleyen ana öge öğretmenin
kendisidir. Bu yüzden bizlerin her birisi öğretmen ve öğretmenlik mesleği
üzerine konuşurken bunun farkında olarak meseleleri yorumlamak ihtiyacındayız.
Bizim genelde meselelere baktığımızda daha çok öğretmenin bizatihi kendisi veya
öğretmenlik mesleğinin kendisi üzerinde durmaktan çok, çokça atama, ücret ve
maaş meselelerine odaklandığımızı görüyorum. Tabii ki bunlar da çok önemli.
Bunlar üzerinden de fikir yürütmeli, tartışma yapmalıyız, ama sadece bunlar
üzerinden yapacağımız tartışmalar yetersiz kalacaktır.
Türkiye'de pek çok gencimiz bugün öğretmen olma konusunda sıkıntı
yaşıyorsa bunun sorumlusu biziz, tedbirini almak da bize düşer. O yüzden Milli
Eğitim Bakanlığında ilk kez öğretmen ihtiyacının planlamasıyla ilgili bir birim
kuruyoruz. Bunun, gelir gelmez yaptığımız ilk faaliyetlerden birisi olarak
altını çizecek olursak, konuya verdiğimiz önemi de göstermiş oluruz. Biz çok
popülist bir şekilde dışarıda atama bekleyen öğretmenlerimize 'Siz hiç merak
etmeyin, biz işte şöyle yapacağız, böyle yapacağız' deyip birtakım vaatlerde
bulunabilirdik. Ama şimdi ben sizlere soruyorum, bu işin hangisini tercih
ederdiniz: Ortada fotoğrafı çok açık ve net belli olan bir probleminiz varken
geçici ve insanların gönlünü alacak birkaç söz söyleyip, işi orada bırakmayı
mı; yoksa kalıcı, sorunu görüp, o sorunu çözecek tedbirleri almayı ve ona dair
stratejileri de zaman içinde uygulamayı mı tercih ederdiniz? Ben doğrusu, belki
bir siyasetçinin kolayca tercih etmeyeceği bir yolu tercih ettim, çünkü bana
göre o sorun bu ülkenin temel sorunlarından birisidir, çözüleceği zaman da
uygun stratejilerle yürütülmelidir. Bu strateji rasyonel bir zemine
oturmalıdır, siyasi veya sübjektif bir zeminden çıkarılmalıdır.
-''YÖK ile iş birliği yaptık''
Biz öğretmen kaynaklarının planlanması ile ilgili çalışmalar
yürütüyoruz, eğitim fakültelerinin eğitiminin niteliğinin geliştirilmesiyle
ilgili tedbirler için hazırlık yapıyoruz. Bunun için YÖK ile işbirliği yaptık.
Öğretmen Milli Komitesi ile ilgili çalışmaları birlikte yürütüyoruz.
Öğretmenlerimizin çalışma şartları, sosyal imkanları, ücretleri, kariyer
planlamaları ve mesleki gelişimleriyle ilgili bir bütünlük içerisinde bir
hazırlık yapıyoruz. Bu açıdan bakıldığı zaman öğretmen meselesinin eğitimin
odak meselesi olduğunu ve öncelikle çözülmesi gerektiğini ifade etmek gerekir.
''Sadece KPSS'ye dayalı bir öğretmen seçme süreci yetersiz''
Soru: Önümüzdeki yıllarda öğretmen atamaları sadece KPSS sınavı
sonuçlarına göre mi yapılacak, yoksa mesleki yeterlilikler de göz önünde
bulundurulacak mı?
Bakan Dinçer: Sadece KPSS'ye dayalı bir öğretmen seçme sürecinin
hem yetersiz olduğunu hem de öğretmenlerimize haksızlık yaptığını düşünüyoruz.
Tabii ki öğretmenlerimizin ülke içerisinde ve eğitimli insanlar arasında genel
kültür, toplumsal sorunlara duyarlılık itibariyle daha farklı nitelik
taşımaları gerektiği kanaatini ben de taşıyorum. Belki KPSS bunu ölçüyor, ama
aynı zamanda mesleki alanda çok başarılı bir öğretmenimizin KPSS'deki puanının
düşük olması sebebiyle onun kendi mesleğini icra etmesine dair sorunlar da
yaşadığını görüyoruz. Öyleyse biz sadece KPSS'ye dayalı bir seçme süreci yerine
alan sınavlarının da yapıldığı bir seçme sürecini uygulama imkanına sahip
olmalıyız kanaatindeyim. Bunun için bir altyapı çalışması yürütülüyor. Şayet
biz onu bu yıl yetiştirebilir ve öğretmenlerimiz için alan sınavı
yapabileceğimiz bir altyapıyı tamamlarsak, doğrusu ilk fırsattan itibaren, ben
öğretmenlerin hem KPSS hem de alan sınavlarından sonra atanmaları konusunda
birtakım düzenleyici tedbirler almak istiyorum. Bu altyapı çalışmalarının
tamamlanmasıyla ancak mümkün olabilecek bir uygulama.
Öğretmenin seçim süreci sadece sınavla da yeterli olmamalı,
öğretmenlerimizi seçerken, az önce çerçevesini çizdiğimiz saygınlıkta bir
mesleği icra edecek bir öğretmen için de yine aynı saygınlığı temin edecek,
tesis edecek bir seçim sürecinin oluşturulması lazım. Ama ülkemizdeki
sorunların büyüklüğü, aynı anda binlerce öğretmeni birden almak gibi durumla
karşı karşıya kalmamız başka tür seçim süreçlerini uygulama imkanı vermiyor.
Başka ülkelerde, Finlandiya'da, Singapur'da, Kanada'da, eğitimde başarılı olan
ülkelerde baktığımızda hem öğretmenin yetiştirilmesi hem de öğretmenin seçim
süreci oldukça titiz bir çabayla ortaya konuluyor. Doğrusu bizim ülkemiz için
de bütün bunlara ihtiyaç olduğu söylenebilir.
''Bu süreç, başlangıçtan itibaren tanzim edilmeli''
Soru: Eğitim fakültelerinin kontenjanlarıyla ilgili yeni
YÖK Başkanı ile görüştünüz mü?
Bakan Dinçer: Hem önceki YÖK Başkanımızla hem de mevcut YÖK
Başkanımızla bu konuda prensip kararına vardığımızı söyleyebilirim. Her iki
başkanla da bu meseleleri konuştum. Öğretmen ihtiyacıyla öğretmen arzı arasında
bir uyumun sağlanması zorunluluğu gözüküyor. Bu zorunluluğun temel sebebi şu;
aslında öğretmen okullarından mezun olan çocuklarımızın önemli bir kısmı
öğretmenlik hayaliyle mezun oluyorlar. Bir üniversiteyi, bir fakülteyi
bitirdiğinizde mutlaka kamuya gireceksiniz ve kamu çalışanı olacaksınız veya
mutlaka devlet okullarında öğretmen olacaksınız diye bir kural yok, ama genelde
ülkedeki eğitimin yüzde 97, yüzde 97,5'luk bir alanını devletin kaplaması,
kapsaması sebebiyle belki öğretmenlerin önemli bir kısmının da devlette
istihdam edilme hayali kurduğunu var sayarak söylemek lazım ki bu süreç
başlangıçtan itibaren tanzim edilmeli. Bu açıdan çocuklarımızın hem hayallerini
yıkmamak, kendi geleceklerine dair tasavvurlarını gerçekleştirebilecekleri bir
imkan vermek adına bile buna ihtiyaç var kanaatindeyim. Ben kendileriyle
konuştum prensipte mutabakatlarımız var. Bizim buradaki ihtiyaç planlamasına ve
talebe göre onlar da kontenjanlarını gözden geçirecekler.
Soru: En çok hangi branşta öğretmen ihtiyacı var?
Bakan Dinçer: Şu anda ihtiyaç duyduğumuz, sınıf öğretmeni, okul
öncesi öğretmenine çokça ihtiyacımız var. Değişik alanlardaki öğretmen
ihtiyaçlarını zaman zaman kamuoyuyla paylaşıyoruz. Onu yeri geldikçe duyurmakta
yarar görüyorum.



























