1 Temmuz 2013 Pazartesi

Başbakana Mektup-Gezi Hatıra Ormanı Anısına


Sevgili Başbakanım,

Öncelikle bu mektuba sayın mı diyerek yoksa sevgili mi diyerekten başlasam diye epeyce düşünmedim değil. Zaten mektup yazmaya aşina bir nesil de değiliz. Sonuçta sevgili diyerek başlama düşüncesi birkaç saniyemi aldı almasına ama bu benim yüzde ellinin içinde olduğum düşüncesini hemen aklına getirmesin. Bilirsin bizim ülkede “ya yanımdasın ya karşımda” anlayışının bitmesi IMF’ye olan borcumuzun bitmesi kadar kolay bitmeyecek görünüyor. Bense etiketlenmekten pek haz almam. Laf şor etsinler istemiyorum. Şucu, bucu diyenlere ayar olmuşumdur ezelden. Ama sayın diye başlayıp da muhalefetten sayılmakta; aramızda bir mesafe varmış gibi gözüksünde istemedim açıkçası. Sen Başbakansın bende bu ülkenin sade vatandaşıyım. Aynıyız yani; insanız. Ki bazen senin insan olduğundan şüphe etmiyorda değilim. Yaşına rağmen bu tempo maşallah dedirtecek cinsten vallahi. Proje üstüne proje, gezi üstüne gezi, açılış üstüne açılış! Bu enerjiyi nereden buluyorsun ne yiyor ne içiyorsun bilmek isterim. Yenge sana iyi bakıyor anlaşılan. Kendine iyi bak zaten, ölümlü dünya şunun şurasında. Bende dediğim gibi ne ölümüne muhalefetim ne de “beraber yürüdük biz bu yağmurda” diyebilirim sana. Kısacası iki arada bir derede kalmış sade bir vatandaş olarak ne içindeyim çemberin ne de büsbütün dışındayım. Vallahi neresindeyim onu bende pek kestiremedim. Bildiğim tek şey en az senin kadar şaşkın olduğum. Canını sıkmak gibi olmasında nereden çıktı yahu bu “Gezi Parkı” eylemleri? Laf olsun diye bu soruyu soruyorsam Allah beni Kamer Genç’e çevirsin! Ne kadar ciddi olduğumu anladın sanırım. Ben eylemlerin kıyısında olan biri olarak hala bir anlam veremedim. Düşün halkta ki kafa karışıklığını sen! Dikkat edersen “eylemlerin kıyısında” yım dedim. Zaten eylemlerin içinde olmak benim genimde yok kanka. (Ağız alışkanlığı kızmadın umarım.) Genimde yok dedim çünkü biz devleti her daim ensemizde bir nefes olarak gördük, yaşadık, hissettik. Eğer zamanın varsa biraz kendimden de bahsetmek isterim.

Ben memur çocuğuyum.  Emekli memur baba, ev hanımı bir annenin oğlunun eylemlerde işi ne! Eylem yapacak vakit ve enerji babasının ya da halkın parasını yiyenlerde var. Benim ne param ne enerjim var açıkçası. Devletin okullarında, devletin üniversitesinde okudum. Hatta üniversiteden mezun olup, vatan borcumu devlete olan kredi borcumdan önce ödedim. En kısa zamanda iş bulursam devlete olan kredi borcumuda ödemeyi planlıyorum. Zaten sağ olsun Kredi Yurtlar Kurumu zahmet etmiş ödeme planını ev adresime kadar yollamış. Devletin alacağına sadık olduğu kadar bende borcuma sadığımdır. Taşı sıksam suyunu çıkartırım diyemesem de polise taşta atmam nihayetinde. Delikanlıyız neticede. Borcum borç, söz en kısa zamanda ödeceğim kanka. (Ağzımdan kaçtı, tamam bir daha demeyeceğim.)  Bizde devlete yamuk olmaz. Üstelik KPSS’ye çalışıyorum. Eylemlere katılıp güzelim memuriyet şansımı mı yakayım. Bölümümden ötürü kazanmak için neredeyse bütün soruları doğru cevaplamam gerekse de umut fakirin ekmeği neticede. ÖSYM’ye ailecek aboneyiz zaten. “ Emeğiniz Emanetimizdir” sloganına gönül verenlerdeniz yani. Bizimkiler hiç yoktan polis ol diyorlar ama bu eylemler biraz gözümü korkuttu açıkçası. Ne olacağıma bir türlü karar veremedim. Ama eylemlerdeki insanlarda da bu kafa karışıklığını gördüm. Benim görüşüm olan biten tamamen “Can Sıkıntısı” nın bir ürünü. Birde gelir dağılımının adaletsizliği diyorlar. İki ağaç için başladığı iddia edilen eylem hem senin hem ülke için bir “Hatıra Ormanı” na dönüştü sanki. Silkelenmek iyidir bazen ama bugün iki ağaçtan böyle eylem oluyorsa yarın çığ gibi gelecek işsiz ordusu vallahi darbe yapar Başbakanım. Bense şu an dersaneye gitmiyorum. KPSS’ye az kaldı ve ben yarı zamanlı bir işte çalışıyorum. Sigortalı bir işim olmamasına rağmen genel sağlık sigortamı her ay aksatmadan yatırıyorum. Allah devletimize zeval vermesin demekten kendimi ise alamıyorum. Bu arada yarı zamanlı işim ne diye soracak olursan seyyar satıcılık yapıyorum on gündür. Epey gaz maskesi ile gözlük sattım. Allah bereketini versin. O yorgun torbalı gözlerinden öperim. Kendine iyi  bak. Allah’a emanet ol.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                               Sevgilerle Kızılay’dan Seyyar Kemal         

önemsiz not: Şebnem Ferah'da sana mektup yazmış başbakanım. Eğer geri cevap yazarsan yeni albümünün temcit pilavından hallice olduğunu söyle sana zahmet. Sıktı hep aynı tip şarkılar. Birde Serdar Ortaç'a laf söylerler.Şebo keşke vodafone reklamları yerine farklı şarkılar yazmayı denese.Saç,baş değiştirmekle müzikal yenilik olmuyor dersin.Belki evlenme zamanı gelmiştir.En az üç çocuk değil mi Başbakanım!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YORUM YAZMAKTAN VE PAYLAŞMAKTAN KAÇINMAYIN.YORUM YAZAN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜRLER.