1 Temmuz 2013 Pazartesi

BENİM YALNIZ VE GÜZEL ÜLKEM




Benim yalnız ve güzel ülkem,

Daha düne kadar genç nüfusu ile övünenler şimdi “lan biz ne yapacağız” diye kara kara düşünüyor(dur umarım). Onlar düşünmeyecekte ben mi düşüneceğim. Ki bu ülkede gençliğin düşüncesine bir değer veriliyorsa bende Mustafa Keser’in askeriyim. Siyasetin kontrolsüz gücü ile bıyığı bile terlememiş ergenlerin karşılaşmasını kimi kesimler sevinçle izlerken kimi kesimler şaşkınlıkla izliyor. Üstelik herkesin, gençlik profilini tanımlamak için bu olayı bekliyormuşçasına bir ağız birliği içinde olması cabası. Kimi ise hiç çekinmeden lafı yapıştırıyor: “Böyle hükümüte böyle ergen” .  Yedinci sınıf öğrencisi Oya’nın üstünde Red Hot Chilli Peppers t-shirt’ü ayakkabısının dibinde dönen biber gazı kapüsülü. Bende “Under the Bridge” i severim ama köprünün altından o kadar fazla su geçmemiş demek ki, bu ülke on yılda bir adet görüyor. Allah’tan eskisi kadar kan gövdeyi götürmüyor. Ne olursa olsun toplumun psikolojisi bozuk hiç kuşkusuz. Kafası bir hayli karışık. Sevgi ile nefret arasında sınır felan da yok bizde. Bildiğin bodoslama dalıyoruz her olaya. Öyle garip bir sevgi varki bizde, severken dövmekten beter ediyoruz. Ne de olsa bir zamanlar birini sevdiğimizde ağaca bir kalp oyarak içine baş harflerimizi yazıp sevgimizi gösterirken, şimdi kendi duvarımıza kitabını elimize hiç almadığımız bir yazarın / şairin okkalı bir cümlesini/mısrasını ele güne karşı paylaşıyoruz. Üslup değişikliğinden çok şekil değiştiriyor her şey.   Eskiden posterciler arabesk şarkıcıların, yarış arabalarının, Jan klot vandaymın, Çak morisin, Rambo’nun resimlerini poster olarak satarken şimdi posterciler Kurt Cobain, Jimi Hendrix, Bob Marley, Fight Club, Che Guera posteri satıyor. İşportacı diye geçme! İşportacı toplumun hep ortada görünüp genelde görmezden gelinen ideolojisidir aslında. Bu devletin başına ne geldiyse hep detayları görmezden geldiğinden gelmedi mi? Spiker, seyyar satıcı teyzeye sattığı şeyin ne olduğunu soruyor. Teyze saf bir gülümsemeyle meşhur bir adam ama çıkaramadım şimdi diyor gülerek. V for vendetta maskeleri satan teyzenin yüzünde maske felan yok. Çok gerçek, çok samimi, çok dürüst. Açıklama yapıp ekmek parası be yavrum bile demiyor. O en azından neyi bilip neyi bilmediğini çok iyi biliyor. Bu maskeleri takanlar V for vendetta nedir, Frank Miller kimdir böyle bir şeyi niye yazmış diye sorguluyor mu? Google bu işlerden çok ünlülerin boyları ya da yaşları için kullanılıyor. Başka şeyler de varda oralara pek girmeyeyim şimdi.  Koskoca sosyoloji profesörleri, öğretim üyeleri, sosyal medya uzmanları, yazarlar, çizerler “ yeni gençlik bir başka, yeni gençlik çok zeki” diyor. Neye bakarak? Sağa sola yazılan mizahi sloganlara bakarak! Mizahın içinde us bulunur ama bu adamı Aynşitayn yapmaz ki hacı. Fikfik bir aklın ürünü olan sloganlara, duvar yazılarına bakarak yeni gençlik canavar maşallah demek bizim çocuk zeki ama çalışmıyor demekten ne kadar farklı bir bakış açısının mahsülüdür ayol! Hayatında sobanın üstünde kestane pişirmemiş gençlik tweeterda sanki yıllarca baca temzilemiş gibi “hey gidi güzel günler” diyebiliyor.  Çünkü şu an ki gençliğin sahip olduğu adam akıllı bir mazi bir nostaljinin olmayışı onları eyleme gebe kılıyor. Darbe görmemiş, derin devletten ziyade memur olarak devletin serin yerlerinde uyuklayan, develüasyon nedir bilmeyen, ekonomik krizin içinde yaşayıp onu hissetmeyen bir nesil var ortada. İyi ya da kötü bir olay olsa da içinde yer alsam gibi hastalıklı olduğu kadar anlaşılabilir bir eylem var ortada. Çünkü insanın başına ne gelirse ya meraktan ya İnstagram’dan gelir. İnsanların öldüğü bir trafik kazasının fotoğrafını çeken, kendi bebeklerine akla gelmez şeyler yapıp video klip yapan, tıklanmak için tırlattığımız zamanların eteğindeyiz. Her şeyi abarttığımız gibi eylemide,gençliğide, sosyal medyayıda yine fazla abartıyoruz. Bu gün facebook’ta tweeter da gezi parkı eylemlerinde fotoğraf çektirip altına  “devrim var dediler geldik” yazan ortaokullu, liseli çocuklar yarın işsiz kalacakları, ölümüne rekabetin olacağı bir dünyaya “ keşke gelmez olaydık” diyecek kimbilir! Sonrası nerede devlet, nerede millet nakaratı.  İki ağaçla başlayan eylem odunsu tespitlerle devam ediyor. Can sıkıntısı insana ne eylemler yaptırıyor işte. LYS’ye haftaları kalmış Mert  “eylem bahane burada ki hatunlar şahane diyor” . Belkide en makul eylemi o yapıyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

YORUM YAZMAKTAN VE PAYLAŞMAKTAN KAÇINMAYIN.YORUM YAZAN ARKADAŞLARA TEŞEKKÜRLER.